SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-VESAYA

<< 1169 >>

باب: الصدقة عند الموت.

7. KİŞİNİN ÖLECEĞİ SIRADA SADAKA VERMESİ

 

حدثنا محمد بن العلاء: حدثنا أبو أسامة، عن سفيان، عن عمارة، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رجل للنبي صلى الله عليه وسلم: يا رسول الله، أي الصدقة أفضل؟ قال: (أن تصدق وأنت صحيح حريص، تأمل الغنى، وتخشى الفقر، ولا تمهل، حتى إذا بلغت الحلقوم، قلت: لفلان كذا، ولفلان كذا، وقد كان لفلان).

 

[-2748-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Birisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü! Sadakanın hangisi daha üstündür?" diye sordu. "Sağlıklı ve mal'a karşı düşkün iken; zengin olmayı umup fakirlikten korkarken verdiğin sadaka. Can boğaza dayanıncaya kadar geciktirip de 'bu falancanın, bu da falancanın" deme. Zaten falancanın olmuş" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Sağlıklı iken sadaka vermek üstün olmakla birlikte ölüme yakın vermek de caizdir.

 

Bu hadis, hayatta ve sağlıklı iken borç ödemenin ve sadaka vermenin bunları öldükten sonra ve hastalıkta yapmaktan daha iyi olduğunu gösterir. Nebi (s.a.v.) "sağlıklı ve mala karşı düşkün iken, zengin olmayı umarken ... " buyurarak buna işaret etmiştir. Çünkü kişi sağlıklı iken malını elinden çıkarması zor olur. Zira şeytan onun içine korku salar ve uzun ömürlü olmanın mümkün olması ve ileride ihtiyaç duymak vb. yollarla ona bunu güzel gösterir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de "Şeytan sizi fakir düşmekten korkutur" buyrulmuştur. Ayrıca şeytan, vasiyeti eksiltmeyi veya vasiyetten tamamen vazgeçmeyi güzel gösterebilir. Bütün bunlardan dolayı ölüm sonrasına bırakılmayan sadaka daha üstündür.

 

Selef alimlerinden birisi lüks hayat yaşayanlar hakkında "Onlar malları konusunda Allah'a iki defa isyan ediyorlar. Malları ellerindeyken -yani yaşıyorlarkencimrilik ediyorlar. Ellerinden çıktıktan -yani öleceklerini anladıktan- sonra da saçıp savuruyorlar" demiştir.

 

 

باب: قول الله تعالى: {من بعد وصية يوصى بها أو دين} /النساء: 11/.

8. "EDİLEN VASİYET'TEN VEYA BORÇTAN SONRA" AYETİ

 

ويذكر: أن شريحا وعمر بن عبد العزيز وطاوسا وعطاء وابن أذينة: أجازوا إقرار المريض بدين.

وقال الحسن: أحق ما تصدق به الرجل آخر يوم من الدنيا وأول يوم من الآخرة.

Nakledildiğine göre Şureyh, Ömer İbn Abdülaziz, Tavus, Ata ve İbn Uyeyne hastanın borç ikrarını caiz görmüşlerdir. Hasen-i Basrı: "Kişinin sadaka vermesine en layık zaman dünyadaki son, ahiretteki ilk günüdür" demiştir.

 

وقال إبراهيم والحكم: إذا أبرأ الوارث من الدين برئ.وأوصى رافع بن خديج: أن لا تكشف امرأته الفزارية عما أغلق عليه بابها.وقال الحسن: إذا قال للمملوكه عند الموت: كنت أعتقتك، جاز.وقال الشعبي: إذا قالت المرأة عند موتها: إن زوجي قضاني وقبضت منه، جاز.

İbrahim ve Hakem "Kişi mirasçısının borcunu sildiğinde mirasçısı borçtan kurtulur" demişlerdir. Rafi İbn Hadic: Fezare kabilesine mensup olan eşinin kendisine görünmemesi için kapısının kapatılmasını vasiyet etmiştir. Hasen-i Basri "Kişi öleceği sırada kölesine 'ben seni azat etmiştim' derse caiz olur" demiştir. İmam Şa'bı: "Kadın öleceği sırada "eşim bana borcunu ödedi, ben de alacağımı aldım" derse caiz olur" demiştir.

 

وقال بعض الناس: لا يجوز إقراره لسوء الظن به للورثة، ثم استحسن فقال: يجوز إقراره بالوديعة والبضاعة والمضاربة. وقد قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إياكم والظن، فإن الظن أكذب الحديث).

 

ولا يحل مال المسلمين، لقول النبي صلى الله عليه وسلم: (آية المنافق ثلاث: إذا اتمن خان). وقال الله تعالى: {إن الله يأمركم أن تؤدوا الأمانات إلى أهلها} /النساء: 58/. فلم يخص وارثا ولا غيره. فيه عبد الله بن عمرو، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

İnsanlardan biri ise "Mirasçılar onun hakkında kötü zanda bulunurlar diye bu ikrarı geçerli olmaz" demiş, sonra istihsan ederek "Vedıa, sermaye ve mudarebede onun ikrarı caiz olur" demiştir. Halbuki Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Zandan sakınınız. Çünkü zan, sözün en yalan olanıdır" buyurmuştur. Zan, Müslümanların malını helal kılmaz. Çünkü Hz. Nebi sallAllahu aleyhi ve sellem "Münafığın alameti, kendisine güvenildiğinde güveni boşa çıkarmasıdır" buyurur. Allah Teala da mirasçı ile diğerlerini ayırmaksızın "Allah size emanetleri sahibine vermenizi emrediyor" [Nisa 59] buyurur.

 

حدثنا سليمان بن داود أبو الربيع: حدثنا إسماعيل بن جعفر: حدثنا نافع بن مالك بن أبي عامر أبو سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة رضي الله عنه: عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (آية المنافق ثلاث: إذا حدث كذب، وإذا اؤتمن خان، وإذا وعد أخلف).

 

[-2749-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Münafığın alameti üçtür: Söylediğinde yalan söyler; kendisine güvenildiğinde güveni boşa çıkarır; söz verdiğinde sözünde durmaz."

 

 

AÇIKLAMA:     Buhari bu konu başlığını alacaklı ister mirasçı, ister başkası olsun hastanın borç ikrarının caiz olduğu görüşünü delillendirmek için koymuştur. Ayetin buna delil oluş yönü şudur: Allah Teala, borcu ve vasiyeti mirasa öncelikte bir tutarak, ikisi arasında herhangi bir ayırım yapmamıştır. Daha önce zikredilen delille mirasçıya vasiyet bu kapsamdan çıkmıştır. Mirasçıya borç ikrarı ise aynen kalmıştır.

 

 

باب: تأويل قول الله تعالى: {من بعد وصية يوصي بها أو دين} /النساء: 11/.

9. "EDİLEN VASİYETTEN VEYA BORÇTAN SONRA ... " AYETİNİN YORUMU

 

ويذكر أن النبي صلى الله عليه وسلم قضى بالدين قبل الوصية.وقوله: {إن الله يأمركم أن تؤدوا الأمانات إلى أهلها} /النساء: 58/. فأداء الأمانة أحق من تطوع الوصية، وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا صدقة إلا عن ظهر غنى).

 

وقال ابن عباس: لا يوصي العبد إلا بإذن أهله، وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (العبد راع في مال سيده).

Nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vasiyetten önce borcun verilmesine hükmetmiştir. Kur'an-ı Kerim'de "Allah size emanetleri sahibine vermenizi emrediyor" [Nisa 58] buyrulmuştur. Emaneti sahibine vermek nafile vasiyetten önceliklidir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Sadaka ancak zenginlikle olur" buyurmuştur. İbn Abbas da radıyallahu anh' "Köle, sahibinin izni olmadan vasiyet edemez" demiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kö/e sahibinin malının bekçisidir" buyurmuştur ..

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا الأوزاعي، عن الزهري، عن سعيد بن المسيب وعروة بن الزبير: أن حكيم بن حزام رضي الله عنه قال: سألت رسول الله صلى الله عليه وسلم فأعطاني، ثم سألته فأعطاني، ثم قال لي: (يا حكيم، إن هذا المال خضر حلو، فمن أخذه بسخاوة نفس بورك له فيه، ومن أخذه بإشراف نفس لم يبارك له فيه، وكان كالذي يأكل ولا يشبع، واليد العليا خير من اليد السفلى). قال حكيم: فقلت: يا رسول الله، والذي بعثك بالحق، لا أرزأ أحدا بعدك شيئا، حتى أفارق الدنيا. فكان أبو بكر يدعو حكيما ليعطيه العطاء فيأبى أن يقبل منه شيئا، ثم إن عمر دعاه ليعطيه فأبى أن يقبله، فقال يا معشر المسلمين، إني أعرض عليه حقه الذي قسم الله له من هذا الفيء فيأبى أن يأخذه. فلم يرزأ حكيم أحدا من الناس بعد النبي صلى الله عليه وسلم حتى توفي رحمه الله.

 

[-2750-] Hakim İbn Hizam r.a.'dan nakledilmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'dan istedim ve bana verdi. Tekrar istedim, yine verdi. Sonra bana şöyle buyurdu:

"Hakim! Bu mal var ya yeşil/iktir, tatlıdır. Gönül zenginliği ile alan için bereketli olur. Kendi yararını düşünerek alan için bereketsiz olur. Böyleleri, yiyip doymayana benzerler. Üstteki el alttaki elden (veren el alan elden) üstündür."

 

Bunun üzerine ben "Ey Allah'ın Resulü! Seni Hak Nebi olarak gönderene yemin ederim ki dünyadan ayrılıncaya kadar bundan böyle kimsenin malını eksiltmeyeceğim" dedim.

 

(Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra) Ebu Bekir radıyallahu anh bir şeyler vermek için Hakim'i çağırırdı ama o, kabul etmekten kaçınırdı. Sonra Ömer, bir şeyler vermek için çağırdı, ondan da kabul etmedi. Bunun üzerine Ömer (r.a.) "Müslümanlar!" dedi, "Ben Hakım'e Allah'ın kendisi için ayırdığı ganimet payını almasını teklif ediyorum ama o, almamakta diretiyor" dedi.

 

Hakim, Hz. Nebi'den sonra vefat edinceye kadar kimseden bir şey almadı.

 

 

حدثنا بشر بن محمد السخيتاني: أخبرنا عبد الله: أخبرنا يونس، عن الزهري قال: أخبرني سالم، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: سمعت رسول اله صلى الله عليه وسلم يقول: (كلكم راع ومسؤول عن رعيته، والإمام راع ومسؤول عن رعيته، والرجل راع في أهله ومسؤول عن رعيته، والمرأة في بيت زوجها راعية ومسؤولة عن رعيتها، والخادم في مال سيده راع ومسؤول عن رعيته). قال: وحسبت أن قد قال: (والرجل راع في مال أبيه).

 

[-2751-] Abdullah b. Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim: "Her biriniz çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz. Devlet başkanı çobandır ve güttüklerinden sorumludur. Koca ailesinin çobanıdır ve güttüğünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve güttüğünden sorumludur. Hizmetçi efendisinin malının çobanıdır ve güttüğünden sorumludur. -zannederim bir de şunu söylemişti- kişi babasının malının çobanıdır."

 

 

AÇIKLAMA:     Buhari'nin bu konu başlığını koyma amacı, borcun vasiyetten öncelikli olmasına rağmen ayette önce vasiyetin zikredilmesinin sebebini açıklamaktır. Bunun için konu başlığını tekrar etmiştir.

 

Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem vasiyetten önce borcun ödenmesine hükmettiği nakledilmiştir. Tirmizı "İlim sahipleri katında uygulama buna göre süregeldi" demiştir. Herhalde Buhari uygulamada görüş birliği olduğu için bunu güçlü bulmuş ve bu görüşü savunmuştur.